12 Temmuz 2010 Pazartesi

Gözüne gözlük Kuyt



Acısıyla tatlısıyla, jabulanisiyle, ahtapotuyla, vuvuzelasıyla, hakem hatalarıyla, teknolojik futbolun temellerinin atılmasının sinyalleriyle bir Dünya Kupası daha geride kaldı.
Şampiyon İspanya oldu. Maçı çok izleyemedim. Ama okuduğum kadarıyla, Hollanda bayağı bir sert futbol oynamış. Zaten 15 dakikada da 4 sarı kart çıkması da bunun işareti.
Bu kadar tekmeye, sertliğe rağmen uzatmaların sonlarına doğru kırmızı kart çıkıyor Hollanda'ya.
Belki Iniesta golü atmasa penaltılara taşıyacaklardı. Olmadı.
Şimdi bunları bir kenara bırakalım ve Hollandalı Kuyt'un maç sonundaki açıklamasına dönemlim... Ajansspor.com'daki habere göre, Kuyt, "Hakem daha çok onları tuttu" demiş.
E yuh be bilader.
Aşağıdaki fotoğrafta yaşanan pozisyonun ardından kırmızı kart çıkmadı ya...
Köyt efendi sana bir tavsiye... Bir göz doktoruna git. Ya da olayların sıcağı sıcağına açıklamalar yapma. Ayıptıır yahu! Şu pozisyonun ardından çıkıp "Hakem İspanyollardan yanaydı" demek, akıl karı değil!
Seni Liverpool'da olmana rağmen seviyoruz. Şansını fazla zorlama Köyt'cüğüm. Yoksa seni Ömer Ürünül'e yollarım!
(Sanırım bu tehdit yeter)

10 Temmuz 2010 Cumartesi

Kopar bizi diiceeyyy




Dünya ve Olimpiyat şampiyonu Jamaikalı sprinter Usain Bolt, geçtiğimiz günlerde Diamond League'nin Lozan ayağına katılmış geçen gün...
İsviçre'de bir radyo olan Colours3'ün yaptığı festivalde dj'lik yapmış. Ertesi gün de çıktığı pistte Lozan rekorunu kırdı (eski rekor 9.85'ti), yılın da en iyi derecesine imza attı (9.82 ile).
Yardım yarışında da geçildiği her çocuk için 10 bin dolar ödetmiş sponsor firmaya. Böylesine sevimli bir insan olduğu için Bolt'u ayrıca tebrik etmek lazım. Adı anons edildiğinde bütün tribünlerde bir alkış tufanı kopuyor. Yani İsviçrelileri bile ayağa kaldırdıysa, helal olsun demekten başka bir şey diyemiyoruz.
O sadece rekorların değil, halkın sporcusu.
Aslında bu fotoğrafı daha önce koyacaktım ama yazlığa gidince yalan olduk anlayacağınız :)
Blogla daha sıkı bir şekilde ilgilenmek üzere....

8 Temmuz 2010 Perşembe

Allahsız hakim




Bugün gazetelerde okumuşsunuzdur... Ya da görmeyenler için ben söyleyeyim; Lindsay Lohan alkol probleminden dolayı 90 gün hapis cezası almış.
Üzüldüm.
Böylesine güzel bir kadının hapiste kalmasını istemem.
Tamam yemediği nane kalmamış. Hatta yedikleri naneden bile beter! Ama olsun. Lindsay Lohan gibi güzel bir kadının hapis yatması fikri beni ürkütüyor..
Haberi okuduğumuzda hakimin kendisine acımadığını öğreniyoruz. Lindsay'den kat be kat çirkin, ki Lindsay Lohan'dan çirkin olmak çok zor birşey ama olsun, sevimsiz şirret görünümlü bir kadının acımasız olması bu yazıyı bana yazdıran.
Sırf bir Hollywood yıldızına diş geçirmiş olmak için o çirkin ifadesi ile Lindsay'i hapse yollaması hiç de yakışıklı birşey değil.

Seni kınıyoruz hakim!

3 Temmuz 2010 Cumartesi

Franck Müller varken Montblanc'i kim ne yapsın

Bugün gazetelerde çıkan haberler üzerine CBAbdullah Gül, resmi twitter hesabından açıklama yaptı...
"Pahalı saatler takmıyorum, takmayı da sevmiyorum" diye...
Şimdi buradan anlıyoruz ki son günlerde fakir edebiyatı yapan Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanında bu konuda bir destekçi var. CBA.Gül.

A.Gül, kendisinde olduğu iddia edilen Montblanc marka saatin olmadığını söyledi. Yaklaşık 250 bin TL değerinde saatlerden hoşlanmadığını twitter üzerinden halkıyla paylaşan CB'miz, aslında bir nevi Franck Müller kullanan Tayyip Erdoğan'a da "sinek" misali bir uyarı yaptı; "Saat küçüktür ama değeri büyüktür" gibisinden...
Pahalı saat tutkunlarının en büyük tutkusu olan Franck Müller sahibi Recep Tayyip Erdoğan'ın bundan sonra ne marka kullanacağını çok merak ediyoruz.
Belki de Franck Müller varken, neyleyeyim Montblanc'i der...