Bu hafta sonunu uzun zamandır gitmediğim Taksim'de geçirdim. Nişantaşı trafiğinde kaybolduğumuz dakikalardan sonra bir de Taksim de sürünmek lazımdı bünyeme.
Hiç üşenmedik. Bakırköy'den Taksim'e kadar gittim.
Gezerken birşey dikkatimi çekti.
İlk kez İsrail'in yaptıkları için ilk kez doğru dürüst insanlar miting düzenliyordu. Daha saldırının öğrenildiği ilk birkaç saat içinde insanlar Taksim Meydanı'na gelerek cihat çağrıları yapmıştı.
Daha sonra olanlarda da durum farklı değildi. Çember sakallı, burkalı, kara çarşaflı kadınlar toplanmışlardı. Türkiye'deki çok az bir azınlık olan bu topluluk "tam zamanı" diyerek saldırıya geçmişti. Çekilen fotoğraflara baktığımda bu kişilerin nasıl ve nerede yaşadığı konusunda hiç bir fikrim yoktu. Sanki dolaptan fırlamış gibiydiler. Birileri bu kişileri derin dondurucuya çıkartmış ve gerektiği anda kullanmak için sokağa salmışlardı.
Ama geçtiğimiz cumartesi gördüklerim diğerlerinin yanında Rönesans'ı gerçekleştirmiş gibiydiler. İlk kez kendime daha yakın hissettiğim insanları İsrail'i protesto ederken daha iyi hissettim kendimi. Hatta ben de kısa bir süreliğine de olsa onlara katıldım. Slogan attım.
Kötü bir şey yaptığımı düşünmüyorum. Sadece ülkede İsrail'i protesto eden insanların çember sakallı erkekler ve çarşaflı kadınlar ordusu olmadığını göstermeye çalıştım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder