Geçen gün gazetedeki abilerimizle işlerin bitmesinin verdiği rehavetle geyik yapıyorduk. Laf döndü dolaştı ligin en kavgacı 11'i kim olur'a...
Herkes bir isim arıyordu. Elbette benim gölümde Beşiktaş'ın eski yıldızı Pascal Nouma vardı.
Attığı yumruk ve gördüğü kartlar daha çok konuşuldu Pascal'ın. Beşiktaş kapalısında kime sorsanız, ismi ezberlerde.
Biz de kendimize göre bir kadro çıkarttık.
Kaleye Volkan Demirel. Fenerbahçe'nin milli kalecisi Çek Cumhuriyeti'nin dev santrforu Jan Koller'i itişi, hakemlere itiraz edişi, sırtındaki 1 numara yazan dövmesi, Lincoln ile kavga etmesi.. Asla güvenilmeyecek bir isim.
Sağ beke Sabri Sarıoğlu. Son derbide abi dediği, kramponlarını giymek için can attığı Emre Belözoğlu ile ettiği kavga hafızalarda. Kendisini Galatasaraylılar bile sevmiyor. Bu kadar sevilmeyen insanın agresif ve saldırgan olmaması imkansız.
Stopere Fenerbahçeli Lugano ile Trabzonsporlu Egemen. İkisi de futbolu karate ile birleştirerek oynuyor.
Egemen'in bıraktığı sakal, Çeçen direnişçilere benzetmiş. Savunmanın arkasına atılan topları rövaşata ile çıkartarak Trabzonspor seyircisinin gözünde onun büyümesini sağlıyor ama ciddi bir sakatlık ile hep burun buruna yaşıyor.
Bebek suratlı katilleri andırıyor Lugano. Saha dışındaki yapısı ile içindeki arasında 180 derecelik bir fark var. G.Saray-F.Bahçe maçındaki boks maçının nakavtçılarından birisiydi.
Sol beke İsmail Güldüren. Futbolcudan çok Karate Kid'i andıran bir şekilde futbol oynuyor. Saha içinde dövmediği futbolcu yok gibi. Uzun süren sakatlıkların ardından sahalara dönüşü her zaman iyi olmuştur. Bir dönem Fenerbahçe formasını da giymiştir kendisi.
Ön liberoya Ayman. Geçtiğimiz sezon Trabzonspor forması giyerken Sivasspor'un İsrailli oyuncusu Balili'yi saha içinde tekme yağmuruna tutmuştu. Kendisi Mısırlı olduğundan olsa gerek ki Balili'yi sokakta görse orda da kavga edecektir.
Orta saha üçlüsü. Lincoln, Engin Baytar, Emre Toraman.
Lincoln'den başlarsak... Olaylı Fenerbahçe maçının en sakin Galatasaraylısıydı. Ancak Fenerbahçe forması aldığı, takım arkadaşlarınca kınandığı Türk spor basının ayrı bir tartışma konusu oldu. Daha önce teknik direktörle, takım arkadaşlarıyla, rakip oyuncularla, bar kavgaları ile meşhur bir oyuncu Lincoln.
Emre Toraman. Bursaspor maçında kendi kalesine attığı 2 gol ile yıldızlaşmıştı. Kendisinin attığı tekmeler maç içinde pek gözükmese de gizli gizli yapma konusunda bir numara. Onun için sadece sert oyunundan bahsedebiliriz. Bu sezon dikkat çeken en önemli özelliği ise kendi kalesine gol atması.
Engin Baytar. Çok yetenekli olmasına rağmen aşırı kart görüyor. Bildiğim bir anısını anlatıyım. Bir idman esnasında en geride koşan Engin'e yardımcı antrenörü neden koşmadığını sorar. Kendisi de sahanın ortasına gelerek ceplerini gösterir, "Aç ayı oynamaz" der. Engin, çok seri şekilde kartlar görmekte. Yediği tekmenin intikamını hemen alır. Onun içinde bol bol kart görür.
Gelelim forvetlere. Buradaki ikilimiz ise Beşiktaş'ın sorunlu çocuğu Batuhan Karadeniz ile Kayserisporlu Cangele.
Batuhan. Çok genç yaşında olmasına rağmen Türk futbolunun çok şeyler beklediği bir isim olarak ekranlarda boy gösteriyordu. Ta ki, Fenerbahçe maçı öncesinde Blackk'ta sabahlayana kadar. Genç oyuncu belki o gece orada Sergen Yalçın'ı görmese arkadaşları ile sabahlayabilirdi de. Hoş döndüğü saatte pek erken değil, (saat 4). Daha önce Beşiktaş ile gittiği yurt dışı kampında bir kızın numarasını foto muhabirden isteyiş şekli, Fenerbahçe maçında Higuain'e vermediği pastan sonra yaptığı, "Kral yapmayacaksın, kral olacaksın" şeklindeki hareketleri. Bunlar sadece bilindik olanları.
Annesini bile bıktırmış bir çocuk Batuhan. Yaşı çok genç, diğerleri gibi umutsuz vakka değil. Umarım en kısa sürede toparlanır.
Cangele. Beşiktaş'ı 2006-2007 sezonunda şampiyonluktan eden isim olarak biliniyor. Sakaryaspor forması giyerken siyah beyazlı takımı 1-0 yendikleri maçın tek golünü attı Arjantinli oyuncu. Bunun yanı sıra attığı sert tekmeleri defans oyuncuları söylüyor. En son vukuatı ise İbrahim Toraman'ı 6 defa pandiklemesiydi. Her an kavgaya müsait bir yapısı var. Beşiktaş-Kayserispor maçında gördüğüm görüntüsü bu cümleyi kurarken bir an bile tereddüt ettirmedi.
Sanırım bu kadronun başına da teknik direktör olarak Tolunay Kafkaslı'yı koyarsak hata etmiş olmayız.