8 Kasım 2009 Pazar
Bağcılar manzarası
Bugün işe gelmeden önce Bakırköy'den Mahmutbey minibüsüne bindim. 1,75 TL'ye yapabileceğim en ilginç yolculuktan birisiydi. İstanbul'un bütün getto diye tabir ettiğimiz birçok insanın yürürken tedirgin olacağı yerlerden geçtik.
Hele hele yolun tıkalı olmasından dolayı şoförün ara sokakları tercih etmesi ile birlikte yolculuk daha da ilginç bir hal aldı...
Hani Cem Yılmaz, espirilerinde "Altın kapı... Pıssss" diye bi efekt yayar ya biz de o misal Bülent in Ghetto of Istanbul hikayesine zıplamış olduk. Ara sokaklarda son derece yavaş yapılan yolculukta bir yandan müzik dinledim diğer bir yandan da etrafı gözlemledim.
Sağa sola bakarken fark ettim ki Cadılar Bayramı'nda gördüğüm insanların farklı olduğunu düşünürken burada yaşayanlar da aklıma geldi.
Bir ara düşündüm eğer sokaklarda 34 plakalı arabalar olmasa kendimi çok rahat bir şekilde Tunceli'de sanabilirdim. Bunun için ortam gayet uygundu. Dergah benzeri evlere rastladım. Hacı sakallı insanlar, cix çocuklar gördüm...
Taksim'de, Tünel'de, Nişantaşı'nda, Bebek'te de bir İstanbul var ama şu da unutulmasın ki Bağcılar, Güneşli, Kasımpaşa, Alibeyköy de İstanbul'un bir semti!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Çocukluğum Bağcılar'da, hatta şu Merkez Cami'nin iki sokak ardındaki evimizde geçti. Ama o zaman ne bu kadar bina, ne bu kadar araba, ne de bu kadar gereksiz kalabalık vardı orada. Bağcılar adından da bilindiği gibi, bağlık bahçelik bir yerdi. Heryerde bahçeleri, çardakları bulunan evler vardı. Arabalar tek tük, top oynayabilecek arsalar sayısızdı. Ne tesadüftür; Beşiktaşlı Nihat'la da o top sahalarından birinde tanışmıştık. 80'lerin sonuydu biz çok şanslıydık o zaman. Çocukluğumuzu kentsel projeye dönüşmeden doya doya yaşadık. Çok oldu oralardan ayrılalı. Şimdi bakıyorum da yeşilin hakim olduğu Bağcılar gitmiş, yerine bambaşka bir yer gelmiş. O güleryüzlü insanlar gitmiş, yerlerine bir amacı olmayan ve Türkçe konuşmak bile istemeyen bir güruh hakim olmuş. Tabii ki herkese mal etmemek gerekir. Ben Bağcılar'daki yemyeşil çimenlerin boyumu geçtiği çocukluğumu özlüyorum, bu Bağcılar'ı değil. Şu an çalıştığım şirketin binası Bağcılar'da ama bırakın o sokaklara yürümeyi, bakmaya bile imtina ediyorum malesef.
YanıtlaSil