19 Ağustos 2010 Perşembe

Tükürdüğümü yalıyorum.. Hımm sucuk yemişim..

Kendi internet sitem olsun hayallerine kaptırdığımdan dolayı kendimi blogla ilgilenmiyordum. Hiç bi kere bile açıp bakmadım hesapta kendi internet sitemi kuracağım ya! Ama bi süre daha ertelemek zoruna kaldım bu hayallerimi bıraktım gelecek baharlara..
Kendi hayatımı idare ettirmeye çalışırken gündelik olayların esiri olmuş gibi hissediyorum kendimi. Baktığım zaman siyasetten nefret etme kat sayım iyice artmış durumda.
Bunun nedenleri de Kemal Kılıçdaroğlu vs Tayyip Erdoğan savaşları.
Bu her iki ismi de yolda görsem korumasız bir şekilde dövmekten hiç geri kalmam. Bir tanesi ülkeyi yeteri kadar soyamadıkları için kendilerine kalkan yapmak istiyor. Yargıyı da kendilerine bağlayıp, iyice özgürlüklerini ilan etmek istiyorlar. Sonra gelsin gemicikler gitsin havuzlu villacıklar.
Ötekisi de Küçük Emrah misali, "Havuzum yok benim, villam yok benim" diyerek ortalıkta dolaşıyor. Tamam belki mazlumdan yanasın, toplumun Robin Hood'u olacaksın ama bu kadar da fakir edebiyatı yapma be Kemal Amca. Gandi dediler diye abartma. Yakalamışlar senin Etro gömleği, Beymen ceketi. Tamam siyasi liderlerin hepsi kaliteli giyinmek zorunda ama ceketle gömleği versen kredi kartı borcum kalmaz be abicim.
Hem sizi seçtik kararı siz verin diye, siz kalkıp bize soruyorusunuz "evet mi hayır mı" diye.
Neyse bu kadar siyaset yeterli...
Beşiktaş'ın transfer gündemi de gün geçtikçe can sıkmaya devam ediyor. Robinho mu Adebayor mu yoksa İspanya'dan başka golcü mü gelecek diye beklemekten Beşiktaşlı taraftarlara yazık oldu.
Ne olursa olsun yapılan transferler Beşiktaş'ı, başkan Yıldırım Demirören'in kucağına oturtacaktır. Sponsor olması beklenen her şirketin Yıldırım Demirören ile bağlantılı olması bence hiç iyi birşey değil. Zaten sponsor ile alınmış olan Delgado'nun performansı hala hafızalarda. Ne değil mi? Sizler de haklısınız akılda kalacak tek bir sezonu olmadı kendisinin.
Cem Şancı Puccaa kavgası da canımı sıkan diğer bir öğe. İki tane yarı ünlü tiplemesinin kavgasını izlerken içim bayıldı. Ama ben Cem Şancı'dan yanayım. Çünkü kendisi Puccaa (her kim ise bu) gibi hakaret etmedi. Onun için Cem abiyi destekliyorduk. Ama bitti Allahtan saçma kavga da sıkıntıya düştük yine..
Sonra başımıza Süper Lig çıktı. Süper Lig öyle bir hale dönüştü ki, televizyon kavgaları artık daha popüler oldu. Ahmet Çakar ft Erman Toroğlu düeti en beklenen şeydi senelerdir. Bu ikiliden ekmek çıkaracağını bilen Serhat Ulueren'i de buradan saygı ile anıyorum. Çünkü reyting garantisi olan iki ismi bir programda buluşturmak büyük iş. Markus Merk'in Lig TV'de yetersiz kalacağını düşünmek hayalcilik olmaz. Yanına Erman Hoca gibi yırtıcı bir forvet lazım.
Neyse ben daha dayanamadım bu satırları yazarken. Uyumak en iyi çözüm.